Geçen hafta Sabiha'cığımın davetiyle "küçük" valizimi toplayıp Bodrum'a gittim. Huzur buldum ve şimdi de geri dönüyorum.
Yazın iğne atsan yere düşmez her yerde in ve cinle top oynadık hep birlikte... Yürüdüm, gezdim, tozdum, denizi seyrettim, keyif yaptım, Gümüşlük'e Türkbükü'ne gittim (zaten Türkbükü'nde kaldım) ve Bodrum merkezde dolandım. Hatta Gümüşlük'te uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımı da gördüm. Evlenip şehr-i İstanbul'u terk etmiş o da ve yaptığım en iyi şey buraya taşınmaktı dedi. Huzur var mutuluyum dedi, ki zaten gözlerinden de o mutluluk okunuyordu.
Şehr-i İstanbul'dan uzaklaşan herkes mutlu sanırım... Ben de pek mutlu oldum vallahi, huzur doldum şu üç günde. Kahve aldığım insanlar güler yüzlü, hal hatır soruyorlar - alışık değiliz böyle kibarlığa, yadırgıyor insan. Hatta bir kaç hafta önce Beşiktaş'tan kahve alırken ilk defa gördüğüm bir baristaya "Nasılsınız?" diye sorduğumda öyle bir affallamıştı ki, bana "Uzun zamandır görmüyordum sizi, siz nasılsınız?" diye cevap vermişti.
Biraz önce hapşurduğumdaysa ön masada oturan beyefendi "İyi yaşayın." dedi... Hayat güzel ve farkındalar... Koşturmuyorlar, huzur dolular...
Pılı pırtı toplayıp ayrılmak lazım şehr-i İstanbul'dan... düşünceleriyle geri dönüyorum evime.
No comments:
Post a Comment