Sunday, January 28, 2007

bişiy

Küçükken ve hatta bugün de böle insanların gelip "ay sen ne kadar büyümüşsün"lerini anlamazdım, ama bugün yaptığım olaydan sonra gerçekten kendime güldüm, cadde'de yürürken bir tanıdığımızı kızıyla gördüm işte anne iyi miyi konuşmasından sonra kıza dönüp, "ya sen ne kadar kocaman olmuşsun" dedim, sonra yanımda ki arkadaşım da ben de çok güldük... İnsan diyebiliyormuş gerçekten böle şeyleri, artık bana birisi "canım ne çok büyümüşsün" sen derse garipsemeyecem gibime geliyor.

oh tedy bear i adore you

Eveet, bir ilki başarmış sayılabilirim lavırli mimi olarak. Beni tanıyan ve seven insanlar ne beybi ne mimi ne deli bir insan olduğumu bilirler zati, her neyse günlük gibi blogum, ilk final haftalarım eğlenceli bir şekilde geçti bitti. Yorulmadım değil hani ya neyse geçelim bunu da, bakalım ileriye mutlulukla...
Bir ilki başarmam final haftamı geçmem değil, son sınavda sevgili öğretmenimizden aldığım sevgi dolu yorum. Lyrik interpretation ve iş başvurusu olan sınavda annemin arkadaşına iş başvurusu yaptıktan sonra sıraya dizlerimi sıkıştırıp tahtada yazılı olan şiire bakmaya başlamıştım ki sınıf içinde volta atan sevgili öğretmenimizin bana "istersen sana bir de peluş bebek verelim tam olur işte" demesiyle güldük cümbür sınıf. Hehehe, bakalım daha ne gibi şen şakrak dakikalarla karşınıza çıkacağıım.

görüşmek üzre

Monday, January 22, 2007

colors have deeper meanings :)

­ Black typically communicates authority and power.

Red is a color of high emotion. Studies show it stimulates shoppers and appetite.

The opposite of red, blue is a “cool” color that communicates elegance and quality.

Green symbolizes health and nature.

Yellow is another attention-grabber.

Purple ­ This color signifies royalty, luxury and wealth and therefore isn’t appropriate for self-storage uses that promote value and savings.

Brown is earthy and signifies reliability and genuineness.

Do you speak the language of color?


Wednesday, January 17, 2007

stumble zararları

Stumbleupon bir eğlence oldu çıktı karşımıza, SU'ya tıkladığımızda seçtiğimiz topiclerden güzel güzel sitelerle karşılaşıyoruz, güzel güzel fotoğraflar, enteresan bilgiler, güzel moda ve alışveriş siteleri, bloglar vs vs... tabi bir de böle çat diye bizi alıp götüren bomba siteler de çıkmıyor değil... Bazı durumlarda tek site içinde takılıp kalma da olmuyor değil.
Herneyse, yarın için bir ödev yetiştirirken tıklanan SU'nun zararı cidden büyük, çünkü Mimi'nin karşısına şu kareoke sitesi çıkar ve üye olur... Gecenin bir yarısında evden "Twinkle twinkle little star, Old Macdonald, Alphabet Song ve This Old Man" nameleri yükseldi. Aslında güzel güzel şarkılar da var ama sardırmamam gerekiyor sanırım bu saatte. Zaten ödev de yalan olmuş durumda sabah erkenden kalkılıp yapılacak...

nayt nayt
:)

Sunday, January 14, 2007

güzel türkçemiz :)

Finaller için türkçe çalışırken, evet evet tükçe çalışıyoruz, çünkü garip garip isimlendirilmiş türkçe gramatik öğeleri. Cümlenin öznesi aslında cümlenin faili imiş.
Size güzel türkçemiz hakkında bilgi vermeye devam ediyorum...

Takıntılı ve takıntısız sesler:
Hareket eden organlar sesler için iki durum meydana getirir, iki çeşit hareket yaparlar. Bunlardan birincisi temas, ikincisi yaklaşmadır.
Birincisinde organlar birbirine temas ederek ses yolunu az veya çok, tam veya yarım kapatırlar. Böylece gelen akımın önüne muhakkak bir engel çıkarılır. Ve akım bu engele takılarak, bu engeli açarak sesi meydana getirir. Bu durumda meydana gelen sesler takıntılı seslerdir. İkincisinde ise hareket eden organlar birbirine temas etmes, sadece yaklaşırlar, fakat aralarında geniş açıklık, rahat bir geçit kalır. Ses yolu bir engelle tıkanmaz. Gelen akım biraz daraltılmış yolda ilerler, fakat yolunu kesen bir takıntıya uğramaz. Bu durumda teşekkül eden sesler takıntısız seslerdir.
Demek ki seslerin teşekkülünde ses yolu engelli yol, engelsiz yol; takıntılı yol, takıntısız yol olmak üzere iki durumda bulunur.

Sedalı sesler:
Vokallerin hepsi sedalıdır. Sedaları ses tellerinden elde edilir. Ses telleri vokallerde gevşek bir şekilde kapanır ve sadece titreşimi sağlamak için hava akımının önüne çıkar. Sedalı konsonantlarda ise bitişime ve akım daha kuvvetlidir.

İsnat grubu:
İsnat grubu biri diğerine isnat edilen iki isim unsurunun meydana getirdiği kelime grubudur. İsnat edilen unsur isnat olunandan, kendisne isnat yapılandan sonra gelir. Kendisine isnat yapılan unsur ya yalın halde bulunur veya iyelik eki almış olur. ....

Evet sevgili okuyucularım sizin de türkçenizin güzel olması için yazdım bu bilgileri, lütfen dikkate alarak okuyunuz....


mimi

Sunday, January 07, 2007

C.S.I. Ankara: İki cinayet aydınlatıldı

Evet evet bu bir gazete haberi başlığı. Görünce gülmemek için zor durdum. Son iki saattir CSI: LV'yi izledikten sonra günün haberlerine bakayım dedim sevgili sanal gazeteden. Neyse önce "uçan etek" başlıklı garip bir haberi gördüm, çinli zavallı bir gencin bir sohbet odasında uçan etek rumuzlu bir bayanla tanışmasının hüsranıyla intihar haberi. Sonra da tabi ki şahane CSI: Ankara başlıklı haberimiz. New York (nen yorğğh) ve Miami derken bir de Ankara olarak başlayacak sanırım CSI. Oyuncuların kim olacağını yazımı okuyanların imacinasyonlarına bırakmayı yeğeliyorum. Tanrı CBÖ (cinayet büro amirliği) ekiplerini korusun.

(şaka bir yana böyle korkunç haberleri, böyle korkunç başlıklarla yayınlayan zihniyet gerçekten garip)

Saturday, January 06, 2007

escape from homework


Ödevden kaçmak uğruna yapılanlar listem bugün gerçekten uzadı... Zaten saat 14:00'da kalkmanın da verdiği şaşahane huzurla kahvaltı için pancake yapayım dedim, yaptım da ama yemedim; duruyorlar içeride hem de çikolatalılar, mmmh yammy, sonra ne alaka ise sucuk ekmek yedim. Zaman da akıyor durmuyor hani. Çay keyfimle cnbc-e'de
Battlestar Galactica'yı ilk defa izledim, huyum değildir böyle sci-fi diziler izlemek, ama sevmedim de değil hani. Dizimizin de bitmesinden sonra geldim saatlerce stumble'da thumbs up yaptım. Yok yok o da yetmedi emesen'de çet yaptım. Aslında bugün bir arkadaşımla Kadiköy'de buluşmayı konuşmuştuk, ama tembel ben kara cumartesi bulutlarının da üzerimde olması nedeniyle istemedim, pazartesine erteledik buluşmamızı...

Sevgili Harry Potter Ağacı



Neyse zaman geçmedi tabi, arada annem aradı beni yemeğe çağırdı, tamam gelirim dedim. Lakin yine telefon çaldı ve imdadıma starbucks koştu, gittik kahve içtik. Arada stumble yaparken karşıma bu site çıktı ve ben de hangi tarot kartı olduğumu öğrendim. I am the great shining Empress :)! Güzel açıklamam da:

"

Beauty, happiness, pleasure, success, luxury, dissipation.

The Empress is associated with Venus, the feminine planet, so it represents, beauty, charm, pleasure, luxury, and delight. You may be good at home decorating, art or anything to do with making things beautiful.

The Empress is a creator, be it creation of life, of romance, of art or business. While the Magician is the primal spark, the idea made real, and the High Priestess is the one who gives the idea a form, the Empress is the womb where it gestates and grows till it is ready to be born. This is why her symbol is Venus, goddess of beautiful things as well as love. Even so, the Empress is more Demeter, goddess of abundance, then sensual Venus. She is the giver of Earthly gifts, yet at the same time, she can, in anger withhold, as Demeter did when her daughter, Persephone, was kidnapped. In fury and grief, she kept the Earth barren till her child was returned to her." imiş.

Bir günümü daha ödevlerden fellik fellik kaçarak geçirdiğim için, yarın işim çooook. Sevin beni sevgili insanlar.



Friday, January 05, 2007

tarina tarantino




Anyway, i was watching fashion events @ world fashion tv about Tarina Tarantino last morning, while eating breakfast. She became a jewelry designer and she has a marvellous, sparkling, shimmering, pinky collection with hello kitties and of course barbie :) . Anyone who likes or loves me can buy me her jewelly as well... I would never say no for that kind of gifts.... hihihi

Have a sparkling day!
Mimi.

Thursday, January 04, 2007

yeni yıl

yeni yıl ümitlerim...
ah neler neler var bir bilseniz. bu yıldan çok şey istiyor ve bekliyor olacağım. aslında hepimizin hakkı yeni yıldan iyi bişiyler beklemek. aman herneyse. sakin ve mutlu bir şekilde girdim yeni yıla, umarım yeni senem de böyle sakin ve huzurlu geçer. haha ben ve huzur yok şaka gibi bişiy değil mi. bir çok ödev var yazılması gereken, okunması gereken kitaplar, izlenmesi gereken bollywood filmleri :).

bir de tabi bayramda girdik yeni yıla, bu durumda her günümüz bayram gibi mi olacak, yoksa hepimiz delimiyiz. (ay korktum kendimden, saçmalamamın doruklarındayım yine her zamanki gibi)

dııt dııt dıııt normale geri dön mimi...

Haruki Murakami'den Zemberekkuşu'nun Güncesi'ni (the wind-up bird chronicle) severek okumuştum, sanırım sırada Norwegian Wood var :). Robinson yolları taşli geliyor kırmızı saçlı...