Tuesday, May 29, 2012

Tipografi - Grafik Tasarım...

Bugüne kadar istediğim herşeyi elde ettim, gerçekten. Şunu yapmak istiyorum dedim ve yaptım. Bunu almak istiyorum dedim ve aldım. Şuraya gitmek istiyorum dedim ve gittim. Neredeyse bütün rüyalarım gerçek oldu.

Yardımcı olan herkese çok teşekkür ederim. (Ayrılık yazısı gibi oldu ya neyse, bazen içten teşekkür etmek gerekir insanlara, hatta onları sevdiğini de söylemek...)

Geçen süre zarfında o kadar çok insanla tanıştım ki, anlatamam - aaa bu insanlarla da mı tanıştım dediğim zamanlar oluyor.

Saat sabaha karşı 4, ben beyaz-kadın-çatal-dilli adlı blogda gezerken gördüm kitap kapağı tasarlama sanatı adlı yazıyı.

Murakami'nin kitabı türkçeye çevrildiğinde çevirmenle yayınevinin videolarını izledim. Çevirmen ingilizce çevirilerinde eksikler var diyor. - Bunu bir sonraki yazılara saklıyorum. Neyse.

"Alliance Graphique Internationale"in 2009'da İstanbul'da düzenlediği genel kongresinde tipografi ve kitap kapaklarnının grafik tasarımına dair olan konferansları dinleme şansım olmuştu. Muhteşem insanlarla tanışmıştım. Kariyerlerinin doruklarında ve herşeye rağmen en iyi şekilde üretmeye devam eden grafik tasarımcıları,. Bu işe gerçekten kafa yordukları belliydi. Kitabı okuyorlar, yazarı tanıyorlar ve ona göre kapak yapıyorlardı, özenerek...

İşte Murakami'nin yeni kitabının kapak hikayesinin de böyle olmasını isterdim, ki olmamış gibi gözüküyor.

Şu bi gerçek ki o tasarım kesinlikle BENİ AL MİRAY demiyor (!!!). Murakami'yle tanışmamı sağlayan tek şey Zemberekkuşu'nun Güncesi adlı romanının kapağındaki o renkli zemberekkuşuydu....

Sputnik Sweetheart'ı daha okumadım ama Murakami böyle demiş kitapta: “I dream. Sometimes I think that's the only right thing to do.” / "Hayal kuruyorum. Bazen yapabilecek en doğru şeyin bu olduğunu düşnüyorum."

Have dreams,
Miray.

Monday, May 21, 2012

Haydi Miray Hop Hop!

Ne olmasını bekliyorsun? Hayatın sana ne sunmasını bekliyorsun? Dün akşam hayalini kurduğun şeylerin, sabah olunca gerçekleşeceğini mi umuyorsun?
Yanlış Hayatın Peşinde Koşmayacaksın!

Sistem böyle çalışmıyor! Düşünce gücü, metafizik, parapsikoloji, yoga, meditasyon, aklına her ne geliyorsa, neye inanıyor ve peşinden gidiyorsan, hepsi bir yerde tıkanıp kalacaktır!

Ummakla, dilemekle olmuyor, ayağa kalkacaksın! Her şeyden önce farkına varacaksın! Hangi öğretiye inanırsan inan, üstün körü anlamayacaksın. Bir bilgiyi gerçekten hayatında uygulayamıyorsan, o bilgiye sahip olduğun yanılgısına kapılmışsın demektir. Kendini kandırmayacaksın!

Gerçekleri anlayacak, sonu her ne olursa olsun kabul edeceksin. Bazen bildiklerin, öğrendiklerinin acı verir. Onu da yaşayacaksın. Önce kendinin, ne olduğunun, nelere sahip olduğunun, gücünün, yeteneklerinin, bu hayata neden geldiğinin farkına varacaksın.

Hayatını, gereksiz şeyler uğruna harcamayacaksın. Kalbinde yaşadığın her duyguyu aşk sanıp, peşinden çöllere düşmeyeceksin. Aşkın adını ağzına almadan önce, uzun uzun düşüneceksin. Yüreğinle yüzleşeceksin. Sevgiyi, tutkuyu, şehveti, alışkanlığı, çekimi, aşkı birbirinden ayırt edeceksin.

Hiç kimsenin ve hiçbir şeyin senden daha önemli olduğunu düşünmeyeceksin. Bedenine, ruhuna, aklına sahip çıkacaksın. Hak etmeyenin ardından yas tutup, bunu da aşka bağlayıp, aşkın şanını kirletmeyeceksin. Kendini tanıyacaksın, hem de çok iyi tanıyacaksın! Kimleri, neden ve niçin seçtiğini bileceksin.

İnsanız hepimiz, elbette zayıflıklarımız, düşkünlüklerimiz, saflıklarımız var ancak kendi huylarını, eksiklerini iyi tahlil edeceksin. Ardından gözyaşı döktüğünün adını doğru koyacaksın! Yıllar süren yaslar yaşayıp, unutamadığını iddia edeceğine, neden hayatına başlayamadığını çözeceksin. Korkularınla yüzleşeceksin.

Yattığın yerden, kurduğun hayale uygun bir beyaz atlı prens beklemeyeceksin. Aklın çalışacak, elin ekmek tutacak, kimseye boyun eğmeden yaşamanın lezzetini bileceksin. İster kocan olsun, ister oğlun, ister anan, ister baban, kimsenin sevgisiyle hükmünü birbirine karıştırmayacaksın. Ezilen, zavallı, akılsız olmak kazandırır gibi dursa da, sonunda mutlak kaybettirir; bunu unutmayacaksın!

Başkalarına değil, kendi gücüne inanacaksın. Birinin boynuna asılarak durursan, karşındakini yormakla kalmazsın, bir gün kendi kolların bile çekemez ağırlığını düşersin; kimseye dayanmayacaksın! Dünya da sensin, evren de! Kendini geliştireceksin. Büyüyeceksin, olgunlaşacaksın. Ruhunu da, aklını da bedenin gibi besleyeceksin. Önce sen büyük olacaksın, farkında olacaksın, sonra dünyanın zevklerinin, aşkın, hayatın tadını çıkaracaksın. Emanet hayatlara tutunup, ömrünü harcamayacaksın. Ne olmasını bekliyorsan, sen öyle oturdukça, olmayacak. Boşuna hayal kurmayacaksın!

Can Yucel