Geçenlerde izlediğim bir vidyoda Ready For Love'dan Ernesto Arguello'nun tasarlardığı "emniyet" kemerlerini gerçekten çok beğendim. Solda gördüğünüz gibi uçaklarda takılan emniyet kemerlerinden esinlenmişler. Bence bu kemer son zamanlarda gördüğüm en iyi tasarımlardan biri.
Rengarenk kemerleri üreten markanın adı "Snap2Live" (yaşamak için tak - diye çevirebiliriz), 30$ olan bu kemerlerden elde edilen gelirin %70'i de Birleşmiş Milletler'in Yol Güvenliği fonuna gidiyor.
When I close a book I open life. I hear faltering cries among harbors. Copper ignots slide down sand-pits to Tocopilla. Night time. Among the islands our ocean throbs with fish, touches the feet, the thighs, the chalk ribs of my country. The whole of night clings to its shores, by dawn it wakes up singing as if it had excited a guitar.
The ocean’s surge is calling. The wind calls me and Rodriguez calls, and Jose Antonio– I got a telegram from the “Mine” Union and the one I love (whose name I won’t let out) expects me in Bucalemu.
No book has been able to wrap me in paper, to fill me up with typography, with heavenly imprints or was ever able to bind my eyes, I come out of books to people orchards with the hoarse family of my song, to work the burning metals or to eat smoked beef by mountain firesides. I love adventurous books, books of forest or snow, depth or sky but hate the spider book in which thought has laid poisonous wires to trap the juvenile and circling fly. Book, let me go. I won’t go clothed in volumes, I don’t come out of collected works, my poems have not eaten poems– they devour exciting happenings, feed on rough weather, and dig their food out of earth and men. I’m on my way with dust in my shoes free of mythology: send books back to their shelves, I’m going down into the streets. I learned about life from life itself, love I learned in a single kiss and could teach no one anything except that I have lived with something in common among men, when fighting with them, when saying all their say in my song.
- Ben şunu/bunu-şöyle/bölye düşünüyorum / Here is what I'm thinking.
- Yanlış biliyormuşum./Hatalıyım. / I was wrong.
- Muhteşemdi. / That was awesome.
- Rica ederim. / You're welcome.
- Yardım edebilir misin? / Can you help me?
- Üzgünüm. / Afedersin. / Özür dilerim. / I'm sorry. (Bir de not olarak demiş ki; özür dile ama asla da bu özrünü "Ama çok sinirliydim.../Senin böyle yapacağını/düşüneceğini tahmin etmezdim..." gibi devam ettirme.)
- Şunu bana gösterebilir misin? / Can you show me?
- Dur bi' yardım edeyim! / Let me give you a hand!
- Seni seviyorum. / I love you.
- ve bazen de HİÇBİR ŞEY söylememek gerekebilir. / and sometimes just NOTHING.
Düşünelim bakalım bizler gün boyunca bunlardan kaçını kullanıyoruz. Hatalarımızı kabul edip, özür diliyor muyuz? Bazı durumlar karşısında susmasını biliyor muyuz? Ya da en önemlisi sevdiklerimize; "seni seviyorum" demesini biliyor muyuz?
Birisi, kabuk tutmuş yaralarımızı okşamaya başladığında, cırt diye açılıveriyor ve oluk oluk kanama başlıyor yeniden. Birine teslim olduğumuzda ve içimizi döktüğümüzde, bedenimiz ve ruhumuz kan içinde kalıveriyor. O yüzden değil mi, içimizi tutmalarımız, birine teslim olmaktan korkmalarımız, ortalıkta tedirgin ve gergin dolanmalarımız? -Anlatsam mı, anlatmasam mı?- Kararsızlığımız, -bu sevgi beni acıtır mı?- Kuşkularımız. Her zaman seni üzecek birileri olacaktır. Tek yapmamız gereken; sevginin bize vadettiklerine güvenmeyi sürdürmek, ama kime ikinci defa güveneceğimizi de iyi seçmek.
Geleneksel bir ah uzun süredir yazmıyordum kısmını atlatmadan bu yazıya başlamam a dostlar. Ki zaten yazmıyordum. Eh hadi bakalım uzun süre sonra yeni bir yazı. Yeni yıl kararlarıma, bir kere daha haydi hop artık bu kadar uzun süre ara vererek yazı yazmayacağımı da ekleyelim.
İlker'ciğim bana sen bi Hacca, Tibet'e flm git - rahatla gel dedi. Adam haklı dostlar, artık ermem lazım... Literal olarak (Hani ecnebi arkadaşlarımız esastan der ya "Literally man!" heh işte ondan demek istiyorum ben de). İnşallah o da bir gün olacak... Bu arada bu 'erme' olayını da ekiyoruz yeni yıl kararlarıma.
Geçelim bir başka karara, bu da bende kalsın dediğim bazı şeyler var. Heh şimdi burada belirtmiyorum ama, x - y - z kararlarımı eklemeyi unuttum sanmayın.
Biraz cazgır olmaya karar verdim, bunu da başaracağım!
Efendim sonra, uzun zamandır ara verdiğim şeylere yeniden başlamak gerek. Başlayınca söylerim sizlere yeniden yapıyorum bunu şunu onu diye.
Resimmiş, heykelmiş, müzikmiş, operaymış, tiyatroymuş, sinemaymış bir süredir kendileriyle olan ilişkime ara vermiştim. Artık bu arayı kapatmanın vakti ve zamanı geldi diyor 2013 yılı. Hayda bre, bekleyin beni cazgırlar sizleri izlemeye geliyorum. Ne de olsa zaman zaman sanatın ve sanatçının yanında olan bir insanım. Gel gör ki nerede ne var, kim kiminle ne yapmış bu aralar pek bilmiyorum.
Kendime bir hobi bulmam lazım; bunu uzun zamandır konuştuğum arkadaşım cam kursuna git dedi, yok anam o menepozda olacak. Daha gencim bu kadar entel şeyler içün. Ergen dönemime geri dönüp acebağ gitar mı çalmaya başlasam. Ya da obua flm... Her zaman timpani çalmak istemişimdir, lakin çok ses verir o da.
Yeni yıl kararlarımı yıllara mal olmuş sanatçımız Sertab'ın Kendime Yeni Bir Ben Lazım şarkısıyla kapatmaya karar verdim.